2 Haziran 2009 Salı

you don't wanna mess with marilyn white girl!



Yağmurlu bir günde, Ankara paşası rafadan insan, fotoşop güzeli i.melih gökçek’in seçim şerefine kızılayın 4 bir yanına astırdığı nur cemalini taşıyan afişlerinin gölgesinde, “kaldırım” adı altında kızılaya döşettiği altı su dolu bubi tuzaklarına basarak paçalarımı ıslattığım günlerden birinde, eski bir arkadaşımla karşılaştım. laf lafı açtı eski grubumuzdan, anılardan filan bahsedip gökçek’in “nasıl ıslattım ibneyi” dermiş gibi sırıttığı posterinin önünden tunalı’ya doğru çıkarken yine hep beraber toplanmaya karar verdik. evde sinema gecesi düzenleyelim dedik. Gerekli aramalar yapıldı, kimi geceye yalnız, kimi sevgilisyle katılacağını bildirdi en karbonhidratlısından abur cuburlar seçildi gerekli ayarlamalar yapıldı velhasıl gece geldi çattı...
Ne izleyelim derken, nufus memuru izin verse kızının adını bile marilyn koyacak kadar marilyn monroe hastası arkadaşım X çantasından marilyn’in eski filmlerinden birini çıkardı. “Nostaljiden zarar gelmez” dedik cd yi taktık. Nerden bilirdik ki X’in kız arkadaşı Y çoktan kafasını marylin’e takmış?
Film başladı… klasik 50 li yılların amerikan filmi; büyük arabalar, genç hatunları tavlamaya çalışan biryantinli gençler ve marylin…
Ama asıl film tv’de değil belli ki karşımda başlayacaktı, fragmanından anladığım kadarıyla da son derece çirkefe bulanmış ve büyük ihtimalle sonu sinir krizleriyle bitecek –yani tam seyirlik- bir film olucaktı.... marylin kırmızı elbisesiyle ekranda görünmeye başladığında odadaki manzara; olayları farkında olmayıp filme dalan 3 masum memeli, zevkten 4 köşe olan x, sinirden kusursuz bir küp olan y, karşılarında da elinde cips poşetiyle onları izleyen ben şeklinde özetlenebilirdi...
Ölü birini kıskanmak ne kadar normal? Peki bu ölü, sarışın bir Hollywood starıysa bunun bir istisnası olabilir mi? siz bu soruları düşüne durun ben karşımda sahnelenegelen 2 kişilik filme geri dönmek isitiyorum; Marilyn şuh bakışlar attıkça, X eridi. Y ise saçlarıyla oynayıp sinirli sinirli “ufff”lamaya başladı ve her kıskanan ve kendinden emin olmayan kadın gibi “yani şunun neresini beğeniyorlar anlamıyorum” şeklinde miyavlamaya başladı.
Neyse sonunda film bitti. Ardından benim seçimim olan wonder boys ‘u taktık. Gel gör ki filmde ki travesti rolünü oynayan arkadaşın “bütün kadınlar marylin monroe olmak ister” demesi Y’nin öfkeli “Suç ortağı piç” temalı bakışlarını bana yöneltti , tam o sırada uzun vadede kilo olarak vereceği zararı nasıl berteraf edeceğimi düşündüğüm cips, zararını kısa vadede soluk borumu tıkayarak göstermeye karar werdi. Hangisi daha kötüydü karar veremedim kıçı kırık bir parça cipsle boğulmak mı yoksa kıskançlıktan çatlama noktasına gelmiş bir kadının öfke odağı haline gelmek mi?
Birkaç doz “helal helal” ve bir bardak suyla kendime gelmiştim ki Y “bu kadarıda komik artık” diyince X ile başrollerini paylaşacağı 2 kişilik dramaları ben dahil 4 kişilik seyirci grubunun gözleri önünde oynanmaya başladı…
Sahne 1;
--Marylin’in fitne sokucu etkisi--
-neymiş o komik olan?
+bu kadına bu kadar hayran olunması! Şuh bakışları ve boyalı saçları dışında neyi var? Birde arada bir çıkıp kırıtarak 2 şarkı söylüyor nedir yani?
-şöyel söliyim canım. Bütün bunları kadınların %90 ı gibi sende yapıyorsun ama şu anda seni değil onu izliyoruz öyle değil mi?
Söyler misin bana marylin’e özenmeyen onun gibi görünmek istemeyen tek bir tane kadın var mı bu dünyada? Madonna bile ona özeniyor! Ha afrika kurbağası kadar çekici olabiliyor o ayrı. ama niyet önemli. Bugün ayıla bayıla dinlediğin/izlediğin bütün kadınlar onun çizdiği yolda ilerliyor, Her biri katıldığı bir galada en az bir kere robalı beyaz bir elbise giyip saçlarını o “meşhur pozu”ndaki gibi yaptırmıştır!
Tam o anda içimden benimde böyle bir planım vardı haklılık payı var galiba diye düşünüyordum ki
Sahne 2;
--marilyn’in çirkefleştirici etkisi--
+bu hiçbir şey kanıtlamaz! Hem hem onun ilk rolünü kapmak için yönetmeniyle yattığnı herkes biliyor!
(aman canım hangimiz yatmayız ki? -işgüzar aşifte mode on- )
-hı şimdi de kadının verdiği kararları sorgulamaya başladın? Çok güzel. peki sana sorarım annesi tımarhanede ölmüş bir sokak çocuğu için daha zor bir karar olabilir miydi? Hayatında hiç bu kadar büyük bir karar vermek zorunda kaldın mı sen? Senin bugüne kadar verdiğin en zor karar, kıyafet alırken “fuşya mı olsun mor muuu olsun???” du!
O sırada araya girip “ama bu gerçekten zor bir karardır” diyecektim ki marilyn’in çirkefleştirici etkisi çocuklaştırıcı bir etki göstermeye başladı;
+ayrıca o çok iri!
- kesinlikle şimdinin vitaminsiz bulumik hatunlarından çok daha farklı. hatun dediğinin kalçasına sabah bir şaplak atarsın akşama geldiğinde hala sallanır. İşte bu gerçek kadın!
(mübarek kadın değil don yağı arıyor marilyn hemşiremi tenzi ederim)
+o gerçek bir sarışın bile değil!
-hahaha evet gerçek bir sarışın olarak gelmedi ama öyle gitti ha keza arkasında da koskocaman bir sarışın fenomeni ve milyonlarca hayran bırakarak gitti!
Sahne 3;
-- marilyn’in bilinçaltını ortaya çıkarıcı etkisi—
-şimdi ben sana soruyum sen bu dünyadan gittiğinde içi tıka basa dolu bir gardıroptan ve iki “eller havaya” yaptıktan sonra acını unutacak birkaç arkadaştan başka ne bırakacaksın?
İyice sinirden gerilen Y;
+dilersen bunu bu kadar kişinin gözleri önünde tartışmayalım?
Ama x bir kere dolmuş belli ki, bilinç altında ne var ne yok kusmaya niyetli bu saatten sonra mahkeme emri bile onu susturamaz!
-ben cevap vereyim hiçbir şey! O yüzden normal hayatta yanından bile geçemeyeceğin insanlara karşı lütfen daha saygılı ol!
Sahne 4
-- marilyn’in yuva yıkıcı etkisi—
+ya öyle mi o zaman bu gece marylin ısıtsın seni!
Der ve Y sahneyi terk eder
Ama X racondandır son lafı söyleyen olacaktır;
+onun hayali bile senden daha fazla ısıtır beni emin ol! Ayrıca şunuda unutma Nasıl geldiğin değil nasıl gittiğin önemli. O sarışın gelmedi ama öyle gitti sen sarışın geldin benide kendinide rezil ettin gidiyosun!
film ve gece bununla beraber birkaç ufak dedikodu ve “sıkma canını”larla biter…
Geceye dönüp baktığımızda;
Yer:mühim değil
Geceye katılan çift sayısı:2
Geceye katılan bekar sayısı:2
“Senin boynunu koparırım küçük sürüngen” bakışı :1 (onada ben maruz kaldım şans işte…)
Gece sonunda ilişki pazarına çıkan bekar sayısı:4
Alınan muhtemel kalori: 3547

Evet gece bu rakamlarla bitti ama marylin üzerine kafamda dönen düşünceler bitmedi. Özelliklede x’in “onun hayali bile senden fazla ısıtır beni” lafı kafama takılmıştı. Bu cümle bir yandan çok romantik bir yandan da –bir ihtiyarın maryinin ortaya çıkan seks kasetini 1.5 milyon dolara satın aldığını öğrenmemle de- bir o kadar hastalıklı gelmeye başladı.
Ölen bir kadın, nasıl hala kendisine bu kadar tutkuyla bağlanan erkekler yaratmayı başarabiliyor üstelik hiç tanışmadığı ve tanışmayacağı erkekler. gerçekten de Her başarılı erkek zamanı geldiğinde arkasında duracak bir kadın ister ancak önünde durmasından keyif alacağı tek kadın marilyn midir?
Kadınların cazibesi ayrı bir konu başlığıyken benim bu geceden çıkardığım sonuç şu oldu;
Marilyn öldüğünde bile çiftlerin arasına fitne sokabilecek ender sarışınlardandır. hatta tek sarışındır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder